Antioksidanlar

MEDİKAL ONKOLOJİ


Antioksidan deyip geçme, tanı...

Antioksidan nedir?

Günlük yaşamda hepimizin vücudunda hücreler düzeyinde olumsuz anlamda değişiklikler ve geri dönüşümsüz hasarlar oluşabilir. Bunlar yaşlanma ve egzersiz gibi faktörlerle de artar. Bu değişiklikler kanserli hücrelerin gelişimine yol açabilir. Sağlıklı insan vücudu serbest oksijen radikalleri (SOR) adı verilen bir savunma mekanizmasıyla vücutta oluşan kötü hücreleri yok etmeye çalışır. İşte gün boyunca vücudumuzda oluşan bu serbest oksijen radikallerini zararsız hale getirip, sağlıklı organlara hasar vermelerini önlemek ve vücut dokularımızın ideal şartlarda çalışmasını sağlamak için gerekli maddelerin tümüne antioksidan denir.

 

Antioksidanlar

 

En kuvvetli antioksidanlar nelerdir?

  • Likopen içeren domates, karpuz, kayısı, kan portakalı
  • Selenyum içeren pirinç ve dğer tahıllar, balık ve diğer deniz ürünleri, tavuk, sarımsak, taze badem, ceviz, fıstık
  • Flavonoid içeren kırmızı üzüm, böğürtlen, yaban mersini gibi mor meyveler ve nar
  • Ispanak, pazı gibi yeşil sebzeler
  • Karnabahar, brüksel lahanası, lahana grubu sebzeler
  • Kateşin içeren yeşil çay,
  • Resveratrol içeren üzüm kabuğu ve çekirdeği
  • E vitamini içeren buğday filizi, soya fasulyesi filizi, fıstık, brokoli, balık
  • C vitamini içeren tüm yeşil ve sarı sebzeler ve meyveler; çilek, domates
  • A vitamininden çok zengin olan turuncu sebze ve meyveler; havuç, kayısı, şeftali, domates, bal kabağı, mango gibi besinler sayılabilir…

 

Antioksidan tüketmenin radyoterapi ve kemoterapi ile etkileşimi...

Kemoterapi ve radyoterapi çoğunlukla kanser hücrelerini oksidasyon adı verilen bir mekanizmayla yakarak yok eder. Bu mekanizmanın içinde yukarıda da bahsettiğimiz serbest oksijen radikalleri çok önemli görev üstlenir. Antioksidanlar ise serbest oksijen radikallerinin oluşumunu engelleyerek bu etkileşimi geri çevirebilir. Bu nedenle de kemoterapi ve radyoterapi sırasında antioksidanların tedaviye bağlı kanser öldürücü etkisini geri çevirebileceğinden endişe edilir. Gerçekten de konuyla ilgili yapılan çalışmalarda da antioksidanların yüksek dozda kullanımının gerek kemoterapi gerek radyoterapide elde edilmesi hedeflenen etkinliği azaltabilecekleri gösterilmiştir.

 

Antioksidanların sağlıklı bireylerde kansere karşı koruyucu etkisi var mıdır?

Aslına bakarsak geçmişte antioksidanlara yönelik ilgi, yapılan laboratuar deneylerinde kanseri baskılayabilecekleri yolundaki verilere dayandırılmıştır. Burada öne sürülen mekanizma vücutta stres, yaşlanma ve egzersiz gibi nedenlerle oluşan serbest oksijen radikallerinin normal hücreler üzerine olan olumsuz etkileri yoluyla kansere yol açabilecekleri düşüncesine dayanır. Ancak madalyonun ters tarafından bakarsak serbest oksijen radikalleri aslında vücutta oluşan kanser hücrelerine karşı vücudun bir savunma sistemini de oluşturmaktadır. Dolayısıyla antioksidanların özellikle yüksek dozda alınması vücudun bu savunma mekanizmasını da baskıladığı için kanser oluşumunu tetikleyebilir. Bu mekanizma sağlıklı bireylerde de antioksidanların bilinçli kullanılması gerektiğini çok ciddi bir biçimde ortaya sermektedir. 

Bu konuda en kuvvetli antioksidanlar hangileridir ve tüketilmeleri tedaviye hangi nedenle zarar verir?

A vitamini yapısında bulunan beta-karotenin yüksek dozda kullanımında mide kanseri ve özellikle sigara içen ve asbest maruziyeti olanlarda akciğer kanseri riski artmaktadır. Bunun yanı sıra yine yüksek dozda kullanılan E vitamininin prostat kanseri riskini artırabileceği yönünde veriler bulunuyor. 

 

Antioksidanlar bir kanser hastası tarafından ne zaman kullanılmalıdır?

Antioksidanların günlük besinler dışında kullanıldığında ne kanseri engellediği ne de kansere bağlı ölümleri azalttığı yönünde elimizde hiçbir kanıt bulunmuyor. Üstelik kemoterapi etkisini de azaltabileceği yönünde veriler mevcut. Bu nedenle özellikle tedavi sırasında rutin olarak kullanılmaları önerilmiyor. Hastalarımıza öncelikle bu maddeleri besinlerle yeterli olarak alabilecekleri uygun bir diyet belirliyoruz. Yeterli düzeyde besin alamayan hastalarımızda ise vitamin ve minarelleri dengeli olarak sağlayan sıvı besin ekleri öneriyoruz.

Bunun yanısıra elimizdeki bazı veriler vücudumuzda bazı mineral ve vitaminler eksikse bu durumun kanser riskini arttırabileceğini ortaya koyuyor. Örneğin D vitamini düzeyindeki azalma meme ve bağırsak kanserleri, beta-karoten düzeydeki azalma meme kanseri, selenyum düzeyindeki azalma mide-bağırsak sistemi kanserlerini, folat düzeyindeki azalma ise bağırsak poliplerinin nüksünü arttırabiliyor. Bu nedenle bu grupta bulunan hastaların tedaviden sonraki takip aşamasında kandaki vitamin ve mineral düzeyleri takip edilerek eksikliklerini düzeltmek gerekebiliyor. Yine de bu konuda güvenli çözüm önerileri sunabilmek için devam eden çalışmaların sonuçları beklenmesi gerektiğini de vurgulamalıyız.

 

Antioksidan kullanımından kasıt ilaç formunda mı yoksa doğal yollarla tüketilmeleri midir?

Kanser tedavisi sırasında beslenmede asıl hedef vücudun normal işlevlerini sağlayabilmesi ve tedavi sırasında oluşan yan etkilerini en aza indirebilmesi için gerekli vitamin ve minerallerin en ideal şekilde alınmasını sağlamaktır. Bunların normal besinler yoluyla yapılması en sağlıklı olanıdır. Ancak günlük ihtiyacımız olan besin maddelerini gereğinden fazla tüketmenin veya kürler şeklinde yükleme yapmanın hiçbir yararı olmayacağı gibi zararı da olabileceğini unutmamak gerekir. Günlük besin içeriğini dengeli ve doğru şekilde uygulayan hastaların ilaç formunda hazırlanmış olan ek vitamin ve minerallere ihtiyacı yoktur.

 

Brokkoli ve benzeri besinler konusunda yapılan "kanser yapabilir" tartışmaları nasıl değerlendirilmeli?

Brokkoli hakikaten güçlü antioksidan içeriği olan bir besindir. Ancak bu konuyu başka bir yönüyle değerlendiren birkaç çalışmada brokoliden sağlanan yararın sadece belirli genetik özellikleri nedeniyle içerdiği izotiosiyanin adlı maddeyi vücudundan geç uzaklaştırabilen bireylere özgü olduğu gösterilmiştir. Evet; brokkoli iyi bir antioksidandır; ama brokolinin kanseri önleyici etkisinden herkes yararlanamaz. Ancak zararlı olabileceğine dair duyulan endişeler antioksidanların vücudun kansere karşı savunma mekanizmalarını bozarak kanseri tetikleyebilecekleri yönündeki son habere dayandırılmaktadır. Bu haber bilimsel bazı olan bir teorinin, bilimsel olmayan merciler tarafından yapılan yorumlar nedeniyle sosyal medyada farklı yerlere çekilmesi sonucu bu noktaya gelmiştir. O yazıda ifade edilen genel olarak antioksidan özelliği olan maddelerin metastazlı hastalıkta kanser hücre ölümünü engelleyebileceğidir. Yoksa konu edilen günlük yaşamamızda besinle alınan antioksidanlar değildir. Bu nedenle sadece brokoli değil bütün antioksidan besinlerin ilaç gibi yüksek oranda kürlerle değil, tadını beğendiğimiz için ve sağlıklı oldukları için günlük diyetimizde kontrollü bir oranda yer alması gerekir. Bu oranlar kişinin boyuna, kilosuna, günlük aktivitelerine, varsa ek hastalıklarına göre bireysel bazda belirlenmelidir.

Antioksidan deyip geçme, tanı...

Antioksidan nedir?

Günlük yaşamda hepimizin vücudunda hücreler düzeyinde olumsuz anlamda değişiklikler ve geri dönüşümsüz hasarlar oluşabilir. Bunlar yaşlanma ve egzersiz gibi faktörlerle de artar. Bu değişiklikler kanserli hücrelerin gelişimine yol açabilir. Sağlıklı insan vücudu serbest oksijen radikalleri (SOR) adı verilen bir savunma mekanizmasıyla vücutta oluşan kötü hücreleri yok etmeye çalışır. İşte gün boyunca vücudumuzda oluşan bu serbest oksijen radikallerini zararsız hale getirip, sağlıklı organlara hasar vermelerini önlemek ve vücut dokularımızın ideal şartlarda çalışmasını sağlamak için gerekli maddelerin tümüne antioksidan denir.

 

Antioksidanlar

 

En kuvvetli antioksidanlar nelerdir?

  • Likopen içeren domates, karpuz, kayısı, kan portakalı
  • Selenyum içeren pirinç ve dğer tahıllar, balık ve diğer deniz ürünleri, tavuk, sarımsak, taze badem, ceviz, fıstık
  • Flavonoid içeren kırmızı üzüm, böğürtlen, yaban mersini gibi mor meyveler ve nar
  • Ispanak, pazı gibi yeşil sebzeler
  • Karnabahar, brüksel lahanası, lahana grubu sebzeler
  • Kateşin içeren yeşil çay,
  • Resveratrol içeren üzüm kabuğu ve çekirdeği
  • E vitamini içeren buğday filizi, soya fasulyesi filizi, fıstık, brokoli, balık
  • C vitamini içeren tüm yeşil ve sarı sebzeler ve meyveler; çilek, domates
  • A vitamininden çok zengin olan turuncu sebze ve meyveler; havuç, kayısı, şeftali, domates, bal kabağı, mango gibi besinler sayılabilir…

 

Antioksidan tüketmenin radyoterapi ve kemoterapi ile etkileşimi...

Kemoterapi ve radyoterapi çoğunlukla kanser hücrelerini oksidasyon adı verilen bir mekanizmayla yakarak yok eder. Bu mekanizmanın içinde yukarıda da bahsettiğimiz serbest oksijen radikalleri çok önemli görev üstlenir. Antioksidanlar ise serbest oksijen radikallerinin oluşumunu engelleyerek bu etkileşimi geri çevirebilir. Bu nedenle de kemoterapi ve radyoterapi sırasında antioksidanların tedaviye bağlı kanser öldürücü etkisini geri çevirebileceğinden endişe edilir. Gerçekten de konuyla ilgili yapılan çalışmalarda da antioksidanların yüksek dozda kullanımının gerek kemoterapi gerek radyoterapide elde edilmesi hedeflenen etkinliği azaltabilecekleri gösterilmiştir.

 

Antioksidanların sağlıklı bireylerde kansere karşı koruyucu etkisi var mıdır?

Aslına bakarsak geçmişte antioksidanlara yönelik ilgi, yapılan laboratuar deneylerinde kanseri baskılayabilecekleri yolundaki verilere dayandırılmıştır. Burada öne sürülen mekanizma vücutta stres, yaşlanma ve egzersiz gibi nedenlerle oluşan serbest oksijen radikallerinin normal hücreler üzerine olan olumsuz etkileri yoluyla kansere yol açabilecekleri düşüncesine dayanır. Ancak madalyonun ters tarafından bakarsak serbest oksijen radikalleri aslında vücutta oluşan kanser hücrelerine karşı vücudun bir savunma sistemini de oluşturmaktadır. Dolayısıyla antioksidanların özellikle yüksek dozda alınması vücudun bu savunma mekanizmasını da baskıladığı için kanser oluşumunu tetikleyebilir. Bu mekanizma sağlıklı bireylerde de antioksidanların bilinçli kullanılması gerektiğini çok ciddi bir biçimde ortaya sermektedir. 

Bu konuda en kuvvetli antioksidanlar hangileridir ve tüketilmeleri tedaviye hangi nedenle zarar verir?

A vitamini yapısında bulunan beta-karotenin yüksek dozda kullanımında mide kanseri ve özellikle sigara içen ve asbest maruziyeti olanlarda akciğer kanseri riski artmaktadır. Bunun yanı sıra yine yüksek dozda kullanılan E vitamininin prostat kanseri riskini artırabileceği yönünde veriler bulunuyor. 

 

Antioksidanlar bir kanser hastası tarafından ne zaman kullanılmalıdır?

Antioksidanların günlük besinler dışında kullanıldığında ne kanseri engellediği ne de kansere bağlı ölümleri azalttığı yönünde elimizde hiçbir kanıt bulunmuyor. Üstelik kemoterapi etkisini de azaltabileceği yönünde veriler mevcut. Bu nedenle özellikle tedavi sırasında rutin olarak kullanılmaları önerilmiyor. Hastalarımıza öncelikle bu maddeleri besinlerle yeterli olarak alabilecekleri uygun bir diyet belirliyoruz. Yeterli düzeyde besin alamayan hastalarımızda ise vitamin ve minarelleri dengeli olarak sağlayan sıvı besin ekleri öneriyoruz.

Bunun yanısıra elimizdeki bazı veriler vücudumuzda bazı mineral ve vitaminler eksikse bu durumun kanser riskini arttırabileceğini ortaya koyuyor. Örneğin D vitamini düzeyindeki azalma meme ve bağırsak kanserleri, beta-karoten düzeydeki azalma meme kanseri, selenyum düzeyindeki azalma mide-bağırsak sistemi kanserlerini, folat düzeyindeki azalma ise bağırsak poliplerinin nüksünü arttırabiliyor. Bu nedenle bu grupta bulunan hastaların tedaviden sonraki takip aşamasında kandaki vitamin ve mineral düzeyleri takip edilerek eksikliklerini düzeltmek gerekebiliyor. Yine de bu konuda güvenli çözüm önerileri sunabilmek için devam eden çalışmaların sonuçları beklenmesi gerektiğini de vurgulamalıyız.

 

Antioksidan kullanımından kasıt ilaç formunda mı yoksa doğal yollarla tüketilmeleri midir?

Kanser tedavisi sırasında beslenmede asıl hedef vücudun normal işlevlerini sağlayabilmesi ve tedavi sırasında oluşan yan etkilerini en aza indirebilmesi için gerekli vitamin ve minerallerin en ideal şekilde alınmasını sağlamaktır. Bunların normal besinler yoluyla yapılması en sağlıklı olanıdır. Ancak günlük ihtiyacımız olan besin maddelerini gereğinden fazla tüketmenin veya kürler şeklinde yükleme yapmanın hiçbir yararı olmayacağı gibi zararı da olabileceğini unutmamak gerekir. Günlük besin içeriğini dengeli ve doğru şekilde uygulayan hastaların ilaç formunda hazırlanmış olan ek vitamin ve minerallere ihtiyacı yoktur.

 

Brokkoli ve benzeri besinler konusunda yapılan "kanser yapabilir" tartışmaları nasıl değerlendirilmeli?

Brokkoli hakikaten güçlü antioksidan içeriği olan bir besindir. Ancak bu konuyu başka bir yönüyle değerlendiren birkaç çalışmada brokoliden sağlanan yararın sadece belirli genetik özellikleri nedeniyle içerdiği izotiosiyanin adlı maddeyi vücudundan geç uzaklaştırabilen bireylere özgü olduğu gösterilmiştir. Evet; brokkoli iyi bir antioksidandır; ama brokolinin kanseri önleyici etkisinden herkes yararlanamaz. Ancak zararlı olabileceğine dair duyulan endişeler antioksidanların vücudun kansere karşı savunma mekanizmalarını bozarak kanseri tetikleyebilecekleri yönündeki son habere dayandırılmaktadır. Bu haber bilimsel bazı olan bir teorinin, bilimsel olmayan merciler tarafından yapılan yorumlar nedeniyle sosyal medyada farklı yerlere çekilmesi sonucu bu noktaya gelmiştir. O yazıda ifade edilen genel olarak antioksidan özelliği olan maddelerin metastazlı hastalıkta kanser hücre ölümünü engelleyebileceğidir. Yoksa konu edilen günlük yaşamamızda besinle alınan antioksidanlar değildir. Bu nedenle sadece brokoli değil bütün antioksidan besinlerin ilaç gibi yüksek oranda kürlerle değil, tadını beğendiğimiz için ve sağlıklı oldukları için günlük diyetimizde kontrollü bir oranda yer alması gerekir. Bu oranlar kişinin boyuna, kilosuna, günlük aktivitelerine, varsa ek hastalıklarına göre bireysel bazda belirlenmelidir.

Kanser ve Beslenme

İletişim Bilgileri

Fulya, Teşfikiye Mah, Hakkı Yeten Cd.
Fulya Terrace Center No:14 D:83
Şişli, İstanbul

Yararlı Linkler

Please publish modules in offcanvas position.