Kişiselleştirilmiş Tedavi

MEDİKAL ONKOLOJİ


Kişiselleştirilmiş Tedavi Nedir?

Günümüzde hangi kanser türlerinde kişiselleştirilmiş tedavi uygulanabiliyor?

Geçtiğimiz yüzyılın son 10 yılından itibaren biyo-bankalarda depolanan tümör örnekleri üzerinde yapılan sayısız araştırmalar sonucunda kanserlerin davranışını belirleyen şifreler hakkında önemli veriler elde edildi. Buna göre kabaca bakıldığında birbirleriyle aynı gibi görülen kanserlerin aslında hiçbirinin birbirine benzemediği ve farklı genetik özellikler gösterdiği anlaşıldı. Bu özelliklerin her hastada farklı olması nedeniyle aynı tip kanseri olan her hastaya aynı tedavinin uygulanmasının da ne kadar yanlış bir yaklaşım olduğu ortaya atıldı. İşte bu anlayış doğrultusunda ortaya çıkan ve geleceğin kanser tedavisi olarak gündeme damgasını vuran bu yaklaşıma “kişiselleştirilmiş tedavi” adı verildi.


Gerçekten de aralarında kronik myeloid lösemi, gastrointestinal stromal sarkom gibi daha nadir görülen bazı kanser türlerinde yayılımı belirleyen ana moleküler mekanizmaların bulunması ve bu mekanizmayı hedefleyerek ortadan kaldıran özel tedavilerin geliştirilmesi sayesinde, geçmişte çaresiz kalınan bu kanser tiplerinde günümüzde son derece yüz güldürücü sonuçlar alındığı görüldü. Bu bağlamda, daha sık görülen akciğer, meme ve bağırsak kanserleri gibi kanser türlerinde de araştırmalar son hızla devam etti. Bu araştırmalar sonucunda bu tür kanserlerin bir bölümünde kontrol dışı üreme, etrafa hızlı yayılma ve ölümsüzleşme gibi özellikleri yaratan özel bazı genetik değişiklikler olduğu tespit edildi. Bu gelişmeye paralel olarak bu genetik özellikleri yerinde durduran çok özel ilaçlar kullanıma girmeye başladı. Genel olarak “hedefe yönelik ajanlar” olarak nitelendirilen bu ilaçlarla kanser hücrelerinin sürekli çoğalması, vücut içinde uzak bölgelere gitmesi ve kanser hücrelerinin ölümsüzleşmesinin önüne geçilmesi hedefleniyor.

 

Kişiselleştirilmiş Tedavi

 

Günümüzde hangi kanser türlerinde kişiselleştirilmiş tedavi uygulanabiliyor?

Örneğin, toplumumuzda en sık görülen ve en ölümcül kanser türlerinden biri olan akciğer kanseri tedavisi yeni geliştirilen bu moleküler yöntemler sayesinde bir dönüm noktasındadır. Yeni yöntemlerle aydınlatılan özel bazı türlere yönelik farklı ilaçlar geliştirildi ve uygun hastalarda çok da başarılı sonuçlar alındı. Bu tedavilerle henüz şifa sağlayamasak da, hastalarımızın bir bölümünü ortalama 1-1.5 yıla ulaşan sürelerle kemoterapisiz tedavi edebiliyoruz. Bunun yanı sıra, hastanın bağışıklık sistemini etkileyerek kanserin yayılmasını engelleyen yeni bir takım ilaçlarla ilgili çalışmalar son hızla devam etmekte. Bunların da ilk sonuçları oldukça yüz güldürücü. Çok büyük olasılıkla bugün tedavi etmekte zorlandığımız bazı akciğer kanseri türleri için de gelecekte yeni tedavi seçenekleri bizi bekliyor.

Benzer olarak, günümüzde meme kanseri tedavisinde de en önemli gelişmelerden biri tümörü kontrol eden genlerin keşfedilmesiyle birlikte yeni tedavi hedeflerinin belirlenmesi olarak kabul edilebilir. Meme kanseri kadınlarda görülen en sık kanser olması nedeniyle çok önemli bir toplumsal sorun oluşturmakta. Bu nedenle de en çok araştırma yapılan kanser türlerinden biri olan meme kanserlerinin yaklaşık %15 kadarında Her-2/neu isimli bir duyarganın yüksek oranda varlığının hastalarüzerinde çok olumsuz etkileri olduğunun farkına varıldı. Gelişmiş biyolojik araştırmalar sonucunda bu reseptörün moleküler yapısı belirlendi ve daha da önemlisi hücre içindeki malin davranışı kontrol eden mekanizmaların başında oturduğu keşfedildi. Ardından bu reseptörü bloke eden bir hedefe yönelik ilaç (monoklonal antikor) ile Her-2 molekülünü taşıyan hücrelerin etkili bir şekilde durdurulabildiği gösterildi. Şu anda uygun hastalarda günlük pratiğimizin vazgeçilmez bir parçası olan trastuzumab bu şekilde gündeme oturmuş oldu. Trastuzumabın meme kanseri konusundaki en önemli gelişmelerden biri olarak kabul edilmesi, tedavideki başarısının yanı sıra moleküler biyolojinin kanser gelişiminde ve yeni tedavi hedeflerinin belirlenmesindeki öncü rolünü çok güçlü bir düzeyde ortaya koymasına dayanmaktadır. Çok yakın bir gelecekte, kemoterapi yerine aynı geni veya farklı genleri hedefleyen birden çok biyolojik ilacın birlikte kullanılması yoluyla kanserin yenildiğini görebileceğimizi umuyoruz.

 

Gelecekte kanser tedavileri konusunda bizi neler bekliyor?

Nanoteknolojik yöntemlerin de gelişmesine paralel olarak yeniden yapılandırılan veya yeni keşfedilen ilaçların adeta bir güdümlü füze gibi sadece kanserli hücrelere hedeflenerek, canlı hücrelere zarar vermeden uygulanabilmesi yakın gelecekteki kanser tedavi stratejilerinde çok önemli bir adım olacaktır. Daha uzun süreçteki hedefimiz her kanserin ayrı ayrı genetik haritasının çıkarılarak, her hastanın kendi taşıdığı kansere özgü tedavi yöntemi ile tedavi edilmesini sağlamaktır. Bu şekilde her hasta için kanserin içerdiği genetik özellikler, hastalığın vücuttaki yaygınlığı, evresi ve tedavi özelliklerini içeren üç boyutlu bir bilgi teknolojisi ağı oluşturmak söz konusu olabilecektir. Bunu bir adım daha öteye taşıyabilirsek, uluslar arası bilgi paylaşımı sayesinde her hastanın hekimiyle birlikte kendisi için özel tedavilere nerede olursa olsun kolaylıkla ulaşma şansına sahip olabilmesi sağlanabilecektir.

2020’li yıllara doğru giderken kanser tedavisinde fark yaratabilecek önemli gelişmelerin hızla ortaya konmasıyla hastalarımız için “kişiye özel” tedavi yönünde adım adım yol alındığını heyecanla ve memnuniyetle gözlemliyoruz.

Kişiselleştirilmiş Tedavi Nedir?

Günümüzde hangi kanser türlerinde kişiselleştirilmiş tedavi uygulanabiliyor?

Geçtiğimiz yüzyılın son 10 yılından itibaren biyo-bankalarda depolanan tümör örnekleri üzerinde yapılan sayısız araştırmalar sonucunda kanserlerin davranışını belirleyen şifreler hakkında önemli veriler elde edildi. Buna göre kabaca bakıldığında birbirleriyle aynı gibi görülen kanserlerin aslında hiçbirinin birbirine benzemediği ve farklı genetik özellikler gösterdiği anlaşıldı. Bu özelliklerin her hastada farklı olması nedeniyle aynı tip kanseri olan her hastaya aynı tedavinin uygulanmasının da ne kadar yanlış bir yaklaşım olduğu ortaya atıldı. İşte bu anlayış doğrultusunda ortaya çıkan ve geleceğin kanser tedavisi olarak gündeme damgasını vuran bu yaklaşıma “kişiselleştirilmiş tedavi” adı verildi.


Gerçekten de aralarında kronik myeloid lösemi, gastrointestinal stromal sarkom gibi daha nadir görülen bazı kanser türlerinde yayılımı belirleyen ana moleküler mekanizmaların bulunması ve bu mekanizmayı hedefleyerek ortadan kaldıran özel tedavilerin geliştirilmesi sayesinde, geçmişte çaresiz kalınan bu kanser tiplerinde günümüzde son derece yüz güldürücü sonuçlar alındığı görüldü. Bu bağlamda, daha sık görülen akciğer, meme ve bağırsak kanserleri gibi kanser türlerinde de araştırmalar son hızla devam etti. Bu araştırmalar sonucunda bu tür kanserlerin bir bölümünde kontrol dışı üreme, etrafa hızlı yayılma ve ölümsüzleşme gibi özellikleri yaratan özel bazı genetik değişiklikler olduğu tespit edildi. Bu gelişmeye paralel olarak bu genetik özellikleri yerinde durduran çok özel ilaçlar kullanıma girmeye başladı. Genel olarak “hedefe yönelik ajanlar” olarak nitelendirilen bu ilaçlarla kanser hücrelerinin sürekli çoğalması, vücut içinde uzak bölgelere gitmesi ve kanser hücrelerinin ölümsüzleşmesinin önüne geçilmesi hedefleniyor.

 

Kişiselleştirilmiş Tedavi

 

Günümüzde hangi kanser türlerinde kişiselleştirilmiş tedavi uygulanabiliyor?

Örneğin, toplumumuzda en sık görülen ve en ölümcül kanser türlerinden biri olan akciğer kanseri tedavisi yeni geliştirilen bu moleküler yöntemler sayesinde bir dönüm noktasındadır. Yeni yöntemlerle aydınlatılan özel bazı türlere yönelik farklı ilaçlar geliştirildi ve uygun hastalarda çok da başarılı sonuçlar alındı. Bu tedavilerle henüz şifa sağlayamasak da, hastalarımızın bir bölümünü ortalama 1-1.5 yıla ulaşan sürelerle kemoterapisiz tedavi edebiliyoruz. Bunun yanı sıra, hastanın bağışıklık sistemini etkileyerek kanserin yayılmasını engelleyen yeni bir takım ilaçlarla ilgili çalışmalar son hızla devam etmekte. Bunların da ilk sonuçları oldukça yüz güldürücü. Çok büyük olasılıkla bugün tedavi etmekte zorlandığımız bazı akciğer kanseri türleri için de gelecekte yeni tedavi seçenekleri bizi bekliyor.

Benzer olarak, günümüzde meme kanseri tedavisinde de en önemli gelişmelerden biri tümörü kontrol eden genlerin keşfedilmesiyle birlikte yeni tedavi hedeflerinin belirlenmesi olarak kabul edilebilir. Meme kanseri kadınlarda görülen en sık kanser olması nedeniyle çok önemli bir toplumsal sorun oluşturmakta. Bu nedenle de en çok araştırma yapılan kanser türlerinden biri olan meme kanserlerinin yaklaşık %15 kadarında Her-2/neu isimli bir duyarganın yüksek oranda varlığının hastalarüzerinde çok olumsuz etkileri olduğunun farkına varıldı. Gelişmiş biyolojik araştırmalar sonucunda bu reseptörün moleküler yapısı belirlendi ve daha da önemlisi hücre içindeki malin davranışı kontrol eden mekanizmaların başında oturduğu keşfedildi. Ardından bu reseptörü bloke eden bir hedefe yönelik ilaç (monoklonal antikor) ile Her-2 molekülünü taşıyan hücrelerin etkili bir şekilde durdurulabildiği gösterildi. Şu anda uygun hastalarda günlük pratiğimizin vazgeçilmez bir parçası olan trastuzumab bu şekilde gündeme oturmuş oldu. Trastuzumabın meme kanseri konusundaki en önemli gelişmelerden biri olarak kabul edilmesi, tedavideki başarısının yanı sıra moleküler biyolojinin kanser gelişiminde ve yeni tedavi hedeflerinin belirlenmesindeki öncü rolünü çok güçlü bir düzeyde ortaya koymasına dayanmaktadır. Çok yakın bir gelecekte, kemoterapi yerine aynı geni veya farklı genleri hedefleyen birden çok biyolojik ilacın birlikte kullanılması yoluyla kanserin yenildiğini görebileceğimizi umuyoruz.

 

Gelecekte kanser tedavileri konusunda bizi neler bekliyor?

Nanoteknolojik yöntemlerin de gelişmesine paralel olarak yeniden yapılandırılan veya yeni keşfedilen ilaçların adeta bir güdümlü füze gibi sadece kanserli hücrelere hedeflenerek, canlı hücrelere zarar vermeden uygulanabilmesi yakın gelecekteki kanser tedavi stratejilerinde çok önemli bir adım olacaktır. Daha uzun süreçteki hedefimiz her kanserin ayrı ayrı genetik haritasının çıkarılarak, her hastanın kendi taşıdığı kansere özgü tedavi yöntemi ile tedavi edilmesini sağlamaktır. Bu şekilde her hasta için kanserin içerdiği genetik özellikler, hastalığın vücuttaki yaygınlığı, evresi ve tedavi özelliklerini içeren üç boyutlu bir bilgi teknolojisi ağı oluşturmak söz konusu olabilecektir. Bunu bir adım daha öteye taşıyabilirsek, uluslar arası bilgi paylaşımı sayesinde her hastanın hekimiyle birlikte kendisi için özel tedavilere nerede olursa olsun kolaylıkla ulaşma şansına sahip olabilmesi sağlanabilecektir.

2020’li yıllara doğru giderken kanser tedavisinde fark yaratabilecek önemli gelişmelerin hızla ortaya konmasıyla hastalarımız için “kişiye özel” tedavi yönünde adım adım yol alındığını heyecanla ve memnuniyetle gözlemliyoruz.

Kanserde Kişiselleştirilmiş Tedaviler

İletişim Bilgileri

Fulya, Teşfikiye Mah, Hakkı Yeten Cd.
Fulya Terrace Center No:14 D:83
Şişli, İstanbul

Yararlı Linkler

Please publish modules in offcanvas position.